Yıllar ve yüzyıllardır şişmanlık ve zayıflama konusu, hemen bütün insanların gündeminde olan, tüm dünyayı ilgilendiren bir problem olarak her daim güncelliğini korumaktadır.
Obezite beraberinde getirdiği hastalıklarla, fiziksel, ruhsal ve maddi kayıplara yol açan bir problemdir. Tedavisi zor ve pahalıdır. Uzun sürelidir. Sabır ve düzenlilik gerektirir. Sadece zayıflamak değil , gelinen kiloyu korumakta zor ve zahmetlidir.
Ağırlık kaybı sağlandıktan sonra koruma döneminde, diyette yağ alımının azaltılması ve yağ yakıcı egzersizin arttırılması başarılı bir tedavi için gerekli kombinasyonlardır. Bazal metobolizma hızı, besinlerin sindirilmesinden sonra mutlak dinlenme anında uyanık olarak harcanan enerjidir.
Metabolizma hızını etkileyen faktörler:
Karbonhidratlar, özellikle posalı yiyeceklerin sofralarımızda bulunması gerekmektedir. Glisemik indeksi yüksek şeker içeren yiyecekler yenildiği anda hemen kana karışırlar ve ani insülin salgılanmasına yol açarlar. Bunu doyurmak için vücut daha fazla daha fazla yemeğe ihtiyaç duyar. Bu sebeple besinleri seçerken, glisemik indeksi düşük olanları tercih etmeliyiz. Glisemik indeksi 55 in altında olanlar düşük, 55-70 arası olanlar orta, 70 den yukarda olanlar glisemik indeksi yüksek yiyeceklerdir.
Enerji harcamasında gıdalarla alınan enerjinin yanı sıra, vücut depolarıda enerji kaynağı olarak kullanılmalıdır. Karbonhidratlar için glikojen deposu 500-800 gram olsada yağlar için bu sınırsızdır. Karbonhidrat alımı arttığında vücut yağları yakmak yerine gelen karbonhidratı kullanmaktadır. Ayrıca karbonhidrat alımı insülin salgılanmasını arttırdığından ve insülin yağ yakımını azaltıldığından diyette mümkün olduğunca karbonhidrat alınmamalıdır. Ayrıca yağ dokusundaki artıştan esas olarak yağ alımındaki artış sorumlu olmaktadır.
Günlük olarak belirlenen enerjinin % 12 – 15 inin proteinlerden gelmesi önerilmektedir. Proteinlerin yeterli miktarda alınmaları tokluk hissi sağlamaları, yüksek termik etkileri, yağsız vücut kitlesinin korunumu nedeni ile önemlidir. Günlük enerji miktarının % 25-30 unun yağlardan gelmesi gerekmektedir.
Enerjinin % 55-60 ı karbonhidratlardan sağlanmalıdır. Bunun posa içeriği yüksek besinlerden olması tercih edilmelidir.
Bedenin yağ kitlesinin yağsız kütleye oranının artarak boya göre arzu edilen düzeyin üzerine çıkmasıdır. Beden kitle indeksinin 25-29.9 arasında olması hafif şişmanlığı, 30 u aşması şişmanlığı gösterir. Bedendeki toplam yağ kadar, yağ dağılımıda önemlidir. Yağın beden alt bölümünde toplanması jenoit, üst bölümlerde olması android şişmanlıktır. Belirlemede bel kalça oranı ölçüt olarak kullanılır. Kadınlarda 0.8 erkeklerde 1 i aşarsa şişmanlık olarak değerlendirilir Beden ağırlığının arzu edilenin %20 üzerine çıkması hipertansiyon, kalp hastalığı ve tipII diyabet riskini arttırmaktadır.
Şişmanliğın oluşumunda kalıtımsal ve çevresel faktörler rol oynamaktadır. Şişmanlık enerji alımının uzun süre harcanandan daha fazla olması sebebi iledir. Yemeğe gidildiğinde kadın yada erkek aynı porsiyonların yenmesi, önden bir çorba içerek başlanılan yemekte her türlü gıdanın bir seferde tüketilmesi, aşırı yağa ve hamura bağlı yemek kültürümüz, ikram ve ısrar özelliğimiz, çocukluktan edinilen spor alışkanlıklarımızın olmaması, görüşme ve konuşma ve toplantılarımızı yemek eşliğinde yapıp uzun süreli sofra başında kalmamız, geç saatte sofraya oturma özelliğimiz, yılların geçtiğinin ve her on yılda bir metabolizma hızımızın yüzde on düştüğünün idrakinde olmadan hala aynı büyüklükteki porsiyonlarda ısrar etmemiz, eti pilavsız, makarnasız, ekmeksiz yiyemememiz ve hatta makarnayı bile ekmekle yiyecek kadar ekmeği çok sevmemiz, yemenin imkanlar arttıkça daha çok yemek anlamına gelmesi, imkansızlıklarda da ekmeğin gıdada başrolü oynaması toplumumuzun şişmanlığında en büyük etken olarak görülmektedir. Son zamanlarda giderek artan psikolojik problemli çok kolay depresyona giren bir toplum haline gelişimiz ve çok kolay anti depresan başlanımı, yemek yediği için mutsuz olmayan, yemeği ve şişmanladığını önce umursamayan ve daha sonra depresyonu düzeldiğinde aynadaki halini görerek yeniden depresyona giren, hiçbir kıyafetine giremeyen evden çıkmak istemeyen depresyon için ilaç kullanan şişmanlar grubunu oluşturmaktadır.
Yüzyılın bir başka çok önemli problemide genetiği değiştirilmiş besinler ve gıda intoleranslarıdır. Özellikle yedikten sonra nefes alamamaya kadar varan rahatsızlıklarda gluten ve laktoz intoleransları mutlak sorgulanmalıdır. Katkı maddeli gıdalar kesinlikle diyetten çıkarılmalıdır. Bazen laktoz intoleransı olarak değerlendirilen vakaların sadece süt ömrünü uzatmak için kullanılan maddelere karşı katkı maddelerine karşı intolerans olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Böyle bir ürün alımına devam ederek zayıflama mümkün olmayacaktır. Bu konuda en ciddi problem ekmekteki glutendir. Gluten alerjisi yüzyılın ana problemi olan şişmanlığın ana sebebi gibi durmaktadır.Bunun yanında glikozla yapılan tatlılarda çok ciddi şişmanlık sebebi olarak gözükmektedir.
Şişmanlık kader değildir. Şişmanlıkta ilk belirlenmesi gereken hastanın bu probleminin altında yatan metabolik endokrin bir probleminin bulunup bulunmadığıdır. Böyle bir problem yoksa başlıca bu problemin halli gerekmektedir. Böyle bir problem yoksa zayıflamak çok daha kolay olacaktır. Öncelikle bireyin yeme alışkanlığı sorgulanmalıdır. Doymama hissi, açlıktan eli ayağı titrer halde olmak abur cubura dayanamamak veye hiç bir sey yemiyorum ben yemek yemem cümlesinin ardında mutlaka vazgeçemediği ama çikolata ama kuruyemiş ama kokakola gibi günlük aşırı miktarda yeme bağımlılığı olan insanların zayıflaması en kolaydır. Çünkü bu tip duramama ve doyma noktasının bozulmasına ait problemler akupunkturla çok kolay kontrol altına alınabilmektedir. Hatta özellikle şişman ve tırnak yiyen çocuklarda akupunkturla bu problemlerininde düzeldiği görülmektedir. Beslenmede vücudu korumak ve zayıflamak için bu püf noktalar bilinmelidir.
25 yaşında bir tam pizayı bitirip aynı kiloda kaldığımız günlerle, 50 yaşında aynı miktarda yemememiz gerektiği aşikardır. Aldığımız yağ ve karbonhidrat oranını yıllar geçtikçe azaltmamız gerektiği zaten bilinen bir realitedir. Spor salonlarında kan ter içerisinde kalarakta zayıflamamız hepimizin yaşam koşuşturmasına uygun olmayabilir ama en azından sadece her gün bir saatlik bir yürüyüş bile günlük harcadığımız kaloriyi arttırmamız açısından bize son derece büyük katkı sağlayacaktır.
Şişmanlık tabiki kader değildir ayda sadece 2 kilo kayıp bile bize yılda 24 kilo kayıp olarak dönecektir. Zayıflamaya başlamak için sadece tatile gitmeden önceki 15 gün zayıflama merkezine koşturmak tabiki zayıflama için yeterli olmayacaktır. Sağlığımız için beslenme disiplinini kendimiz sağlayamasakta, akupunktur yardımı ile sağlamak için, düzgün sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için, belli bölgelerde toplanan yağların yakımında problemi olanlar için, size özgü diyetin belirlenebilmesi gerekmektedir.
Web sitemiz, web site ziyaretçilerimizi bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır ve sağlık hizmeti vermemektedir. Buradaki bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır; bunun için mutlaka doktorunuza başvurunuz. Web sitemizdeki grafiksel ve yazısal tüm içerik hakları Dr. Semra Şagilgil’e aittir, herhangi bir şekilde kopyalanması veya kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’na göre suçtur.
Pusula Reklamevi ©2019
WhatsApp'tan randevu alın!