Dokularda kolajeni arttırarak sıkılışma yaratan değişik dalga boylarındaki lazerler ,bu etkileri ile menopoza bağlı kuruluk, idrar kaçırma ve vajinal genişlik tedavisinde kullanılmaya başlamışlardır.
İdrar kaçırma (Stress-Urinary-Incontinance)
Menopoz Kuruluğu ( Menopozun Genitoüriner Sendromu)
Lazer ışığının mukosa dokusu üzerindeki fototermal etkisi ile tedavi olabilmektedir.
Er: YAG lazer genel itibari ile estetik ve cerrahide kullanılan soyucu-fraksiyonel lazerler olarak bilinmektedir.Bu dalga boyu lazerde SMOOTH mode denilen non-ablatif teknik bir model geliştirilmiştir. Atım genişliği ve tekrarı ciltteki ısının daha yüksek olmasına yol açmaktadır. Pulse süresi uzadıkça, ablation soyucu etki azalır ve termal etki artar. Bu teknikle FOTONA teknolojisinin VSP (variable square pulse) lazer enerji atımları dokuyu non ablative olarak ısıtarak dokudaki kolajeni ısıtır. KOLAJENİN uygun ısı derecesine ani ve hızlı ısıtılması elastik liflerin kontraksiyonuna yol açar. Bu etki sadece geçici anlık bir etki olarak kalmaz. Kollojen yeniden şekil kazanır ve yeni kolajen yapımı başlar. Böylece bütün etraf okularında sıkılaşma ve elastisite artar. Mukosa kalınlığı her yerde değişken olsada, genel itibari ile yüzlerce mikron kalınlığındadır. Kolajenin arttırılması için, mukosa dokusunda ısının birikimi hedeflenir. Bu ısı kontrollü ve güvenli bir ısı olmalıdır. Isı kaynağı ısıyı 100 mikron kadar derinliğe iletebilmelidir.Aynı zamanda, dışardaki mukosa etkilenmemeli ve çevreleyen diğer dokular hasar görmemelidir.
INTİMALASE
INCONTILASE
RENOVALESE sırasıyla
Vajinal daralma
İdrar kaçırma problemi tedavisi
Menopoza ait vajinal kuruluğun giderilmesi tedavileridir.
Bu tedaviler soyucu olmayan, non-ablatif SMOOTH MODE teknolojisi ile gerçekleşmektedir. Isının derin tabakalarda depolanması yeni kollojen yapımını ve kolljenin şekillenmesini sağlamaktadır.
İdrar kaçırma sosyal ve hijyenik bir problemdir. İdrarın bilinçsizce tutulamamasıdır. Öksürmede, horlamada, sporda, ani hareket değişikliklerinde istemsiz idrar akışı olur. En büyük sebeplerden biri pelvis tabanının gevşekliğidir. Gebelik, normal doğum, menopoz, bilinç kaybı, şişmanlık ve ilerlemiş yaş sebeplerdendir. Uretral sfinkterin yetersizliği, urethrayı tutan, çevreleyen dokuların gevşekliği bu duruma yol açmaktadır. Normal doğum sırasında pelvis kaslarının hasarlanması ve oradaki sinirlerin harabiyeti idrar tutamama ile neticelenmektedir.
Pelvis tabanının disfonksiyonu pelvis içindeki organların aşağıya sarkmasına yol açar. Pelvis tabanında gevşeklik olan kadınların yüzde 15’den 80’nine dek idrar tutamama vardır.Yapılan çalışmalarda dokularda kolajen azalması ve kolajen yapılanmasının bozulması söz konusudur. İdrar kesesi boynundaki fasyanın kolajen yapısının da bozulduğu görülmüştür.
Yapılan araştırmalar 40 yaşının üzerinde idrar kaçırma problemi olan kadınların sadece yüzde 15’nin bu problemlerine çare aradığını göstermiştir. Pek çok kadın artık acısız, korkusuz, cerrahi riskleri taşımayan, minimal invaziv, etkin, güvenli ve kısa iyileşme süresi olan lazer tedavisini araştırmaktadırlar. İdrar kaçırma probleminde elektrik stimülasyon tedavisi, ilaç tedavisi, etkin olsada etkileri 1-2 yıl içerisinde azalmaktadır. Cerrahi yöntemlerin içinde en popüler olanı TOT ameliyatı denilen obturator bantlama tekniğidir.
Lazer tedavisi idrar kaçırma problemine yeni bir yaklaşım getirmektedir. Non-invaziv olarak endopelvik fasyanın ve pelvis tabanının sıkılaştırlması ve daraltılması esasına dayanır. 2940 nm dalga boyundaki non-invaziv lazer ışığı mukosa dokusuna uygulanır. Kollojen yapımı artar ve kollojen sekillenme başlar. İşlem sonrasında bir hafta sex yasaklanır. İyileşme süresi kısadır. Günlük hayata hemen dönülebilsede egzersizden kaçınılmalıdır. Komplikasyon hemen hemen gözükmez. İşlem öncesinde vaginal smear alınmalı ve bir problem olmadığı saptanmalıdır. İdrar kültürü temiz olmalıdır. İdrar yolu ağzında ve etrafında kanama olmamalıdır. İşlemden sonra vaginal kanal yıkanmalı ve irritan temizleyici maddeler oradan uzaklaştırılmalıdır.
Akneli bir yüzle ilk karşılaşıldığında yapılması gereken şey ,içten gelen bir sebep olup olmadığın araştırılmasıdır.Ergenlikte erkeklerde artmış erkeklik hormonlerı ,ergen aknelerinin en büyük sebebi olarak gözükürken ,bayanlarda yetersiz kadınlık hormonu salgılanması ,adet düzensizlikleri ,aylık yumurtlama döngüsündeki bozulmalar en büyük sebep olarak durmaktadır.Her ne olursa olsun karaciğer enzimleri değerlendirilmeye alınmalı ,enzimler bakılmadan hiç bir tedaviye başlanmamalıdır.bayanlarda cilt pütürlerinin fondoten ,pudra gibi kapatıcılarla çalışılması ,zaten nefes alamayan cildin porlarını daha fazla kapatmakta ,giderek problemi daha fazla arttırmaktadır.Aynı şekilde ,bilinçsizce krem kullanımları ,nem yerine yağ arttırıcı kremlerin ,güneş koruyucuların kullanılması cildi kapatarak cildin immünitesini azaltmakta ve mikrobun üremesine besi yeri oluşturmaktadırlar.
Bu sebeple tedaviye daima cilt yağını azaltıcı yani sivilcenin oluşumunu azaltıcı bir tedavi şemasıyla başlanmalıdır.
Bu sebeple kullanılabilecek en etkin yöntemler ,kimyasal peelingler ve yağ azaltıcı lazer tedavileridir.Kimyasal peelingler kendi içlerinde sınıflanırken ,lazerler IPL ,Nd-Yag,pulse dye lazerler olabilmektedir.
Sivilcenin. direk tedavisi sivilce mikrobunu öldürmeye yönelik tedavilerdir.Bu konuda değişik lazer dalgaboyları ve programları kullanılmaktadır.Derine inebilen dalga boylarının bu tedavide daha başarılı olduğu bildirilmektedir
Sivilce – Akne Tedavisinde gene lazerlerle “Fotodinamik” tedavi uygulamaları mikrop öldürücü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu tedavide hücre içine geçerek hücreyi lazer ışığına duyarlı hale getiren fotosensitif maddeler kullanılmaktadır. Bakteri hücreleri maddeyi tutarlar. Uygun dalga boyunda yapılan lazer atışı ile sivilce mikrobu yok edilir. Ayda 1 tekrarı ile yüz mikroptan arındırılır.
Her ne olursa olsun hiç bir zaman sivilceli yüzde leke tedavisine başlanmamalıdır.
Ağızdan alının ve cildi kurutan hap kullananlarda cilde çok dikkatli yaklaşılmalı ve cilt bakımı dahil yüze hiç bir işlem yapılmamalıdır. Özellikle lazer kullanılacaksa, ilaç kullanımından sonra 6 ay sürenin geçmiş olması sorgulanmalıdır.
Cilt yağını eritici maddeler içeren ve benzeri ilaçların kullanımı cilt altı dokusunun yağını yok ederek sivilce çıkmasını yok ettikleri bilinsede ilaç kullanımı bırakıldıktan bir buçuk yıl kadar sonra cildin yağ üretimine ve yeniden sivilce yapmaya başladığı görülebilmektedir.
Sivilce ve yağ azaltma lazerlerinin uygulanamayacağı kişiler:
*Anormal yara iyileşmesi olanlar
*İşlem bölgelerinde ağır enfeksiyonu olanlar
*Güneşe maruz kalanlar
*Gebelik
*Yumurtalık bölgeleri
*Diyabet
*İnsüline bağımlı diyabet
*Tedavi bölgesinde kanser
*Lupus gibi otoimmün hastalıklar
*Epilepsi
*Bölgede herpes enfeksiyonu
*Bozuk yara iyileşmesi olan .yaraları skarla kapanan kişiler
*Kanama pıhtılaşma bozuklukları olanlar
*Dolaşım problemi olanlar
*Bazı endokrin problemler ( addison gibi)
*A vitamini ve benzer preparatları işlemden 3 gün önce ve 7 gün sonrasında kullanır olmak
*Cilt yağını azaltan ve mantar mikrobuna karşı olarak kullanılan ilaçları 6 ay içerisinde kullanıyor olmak bu işlemin yapılamamsı için bir sebeptir.
Sivice tedavisi ve yüz yağını azaltmak için kullanıllan lazerlerin en çok karşılaşılan yan etkileri:
**Skar
**Gecikmiş yara iyileşmesi
**Kanama
**Bir kaç gün süren geçici kızarıklık
**Küçük yanıklar yüzey bül oluşumu
**Geçici olarak ciltteki pigmentasyonu artışı yada azalması
**İşlem sırasında hafif yanma ve ağrı
**Kızarıklık
**Ödem
**Renk değişiklikleri
**İşlem bölgesinde depo demir birikimi ve ton farklılığı oluşumu.
Web sitemiz, web site ziyaretçilerimizi bilgilendirmek amacı ile hazırlanmıştır ve sağlık hizmeti vermemektedir. Buradaki bilgiler hiçbir şekilde tanı ve tedavi amaçlı kullanılmamalıdır; bunun için mutlaka doktorunuza başvurunuz. Web sitemizdeki grafiksel ve yazısal tüm içerik hakları Dr. Semra Şagilgil’e aittir, herhangi bir şekilde kopyalanması veya kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’na göre suçtur.
Pusula Reklamevi ©2019
WhatsApp'tan randevu alın!